Bu yoldan maksat; Allahü Teâlâ'yı her an zikreder olmaktır. Eshâb-ı kiram zamanında buna "İhsan" ismi verilmiştir
28 Ağustos 2016 Pazar
Mevlana'nın Mesnevisi Hakkında
Mevlana Celaleddin Rumi büyük bir mutasavvıf olmasının yanı sıra büyük bir alim idi ve alim bir sülaleye mensup idi. Seyrü sülükü(müridin tasavvufi halleri, yolculuğu) anlattığı mesnevisi en meşhur bir tasavvufi eserdir. Mevlana Abdurrahman'ı Cami (Klasik medreselerde Arapça dil bilgisi kitaplarının en son okutulan Kafiye şerhinin yazarı, zamanının pozif ve dini ilimlerini kendinde toplamış, allame bir Nakşi şeyhi) Mevlana hakkında “Ben onu size nasıl anlatayım; peygamber değildir ama kitabı vardır.” demiştir. Bu sözüyle mesnevinin kadrinin yüceliğini, manevi ilham ve işaretler ile yazıldığını açıklıyor.
Mesnevi yaklaşık 5000 beyitten oluşur. İçinde yüzlerce ibretlik kıssa ve hikayeler nakledilmiş. Bu hikayelerden hatırladığım kadarıyla dört tanesi cinsel içerikli hikayelerdir. Bu hikayeler anlatılırken ve anlatım sonrası, yapılan iş kötülenmiş, kıssadan çıkarılması gereken hisse açıklanmıştır. Yapılan nakillerde asla bir günah övücülüğü, fuhşu normal gösterici bir taraf yoktur.
Kuran-ı Kerim'de Lut Kavmi hakkında “Hakikaten siz kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Hayır, siz haddi aşan bir toplumsunuz.” buyurulmuş, yapılan iş sarahaten dile getirilmiş ve kötülüğü belirtilmiş olması gibi Mesnevide de bir konuyu açıklamak için böyle hikayeler kullanılmıştır. Göğüsleri yeni tomurcuklanmış yaşıt, iri gözlü huriler haber verilmiş, insanlar ibadete teşvik edilmiştir. Bu bize biraz çıkarcılık ve şehvet tahriki gibi görünse de ayetler ortada.
Eğer bir kötü iş özendirme, normal gösterme kastı olmaksızın anlatılsa bunda bir beis(günah) yoktur. Nitekim fıkıh kitapları ölü ile cinsel ilişkiden, çocuk istismarına kadar fevahiş hakkında verilen fetvalar ihtiva eder. Yani meselede kasıt ve niyet önemlidir. Bizim hoşumuza gitmemesi, anormal bulmamız bir işin haram veya mekruh olmasına delil teşkil etmez.
Hz. Ebubekir'in Hudeybiye günü Resulullah'ın huzurunda, Mekkeli Müşriklerin Elçisi olan Süheyl İbni Amr'ın <Ey Muhammed, çevrende, halktan toplanmış, seni terk edip kaçmaya mutemâyil kimseler görüyorum demesi üzerine, < Sen gitteLât putunun fercini yala! Biz mi Rasulullah'ı terk edib yalnız bırakacağız" dediği meşhurdur. Ne Resulullah, ne de ashab bu sözü üzerine onu uyarmadılar. Halbuki Resulallah kaba konuşmazdı, konuşana da müdahale ederdi.
Demek ki mesele bir maksat(amaç) meselesidir. Ne Mevlana ne de Mesnevi bu kıssalardan dolayı zem(kötülemek) edilemez.Mesneviyi okuyup yüzyılladır iman edenler, tövbe edip İslami bir hayatla şereflenenler milyonları aşmış iken bu meseleden dolayı Mevlana'ya dil uzatan kendince gayreti diniye sahibi arkadaşlara Allah'tan akıl diliyoruz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder